DORIAN GRAY’İN PORTRESİ KİTAP İNCELEMESİ

“Hayat, başkalarının hatalarını yüklenemeyecek kadar kısaydı. Herkes kendi hayatını yaşıyor ve bu hayatı yaşamanın bedelini ödüyordu. Acı olansa insanın çoğu zaman tek bir hata için çok fazla bedel ödemek zorunda kalmasıydı...”

Dorian Gray’in Portresi, gençliğinin ve güzelliğinin hiç bitmemesini dileyen ve bu dileği kabul olan Dorian Gray adlı asil gencin, zihinsel dönüşümüyle birlikte içten içe çürümesini konu alıyor.

Ressam Basil Hallward, Dorian Gray’le tanışır. Büyük bir tutkuyla Dorian Gray’e bağlanan ressam, onun gençliğini ve güzelliğini gözler önüne seren o muhteşem portreyi yapar. Ressamın arkadaşı olan Lord Henry Wotton ise Dorian ile tanışıp eşsiz ve hazcı fikirleriyle onu etkiler. Bundan sonra Dorian için hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır…

Oscar Wilde romanındaki üç önemli karakteri şöyle tanımlar:

“Basil Hallward, ben olduğumu sandığım kişidir; Lord Henry Wotton, dünyanın ben sandığı kişidir; Dorian Gray ise benim olmak istediğim kişidir, belki başka bir çağda…”

Kitap Oscar Wilde’ın, estetizm akımının etkilerinin görüldüğü felsefi bir tarzda yazılmış tek romanı.

Eser birkaç gün içerisinde yazılmasına rağmen çok yoğun bir anlatıma ve oldukça özgün bir kurguya sahip. Bireyin iç dünyasını çok iyi tasvir eden, bolca psikolojik tahliller içeren bir tarzı var. Kitap, homo-erotik ögeler içerdiğinden, Victoria dönemindeki baskıdan dolayı yazar tarafından sansürlenmiş, bu nedenle okurken bir şeylerin eksik kaldığını hissedebiliyorsunuz. Ayrıca bu kadar yoğun anlatımlı bir eserin çevirisi ancak bu kadar güzel olabilirdi.

Elhasıl Dorian Gray’in Portresi,

Yaptıklarımızın sonuçlarına bir şekilde katlanacağımızı gösteren, klişeleşmiş yargıları irdeleyen, etkisi uzun sürecek düşündürücü bir eser!

Bizi İnstagramda Takip Edin !

Diğer Yorumlarımı Buraya Tıklayarak Görebilirsiniz.